15 Eylül 2010 Çarşamba

Masumiyet

Artık sevdiğim kişi için kendime bahaneler uydurmuyorum,
beni sevdiği için yapıyor diyemiyorum mesela..


Bir aşk bir hayattan önemlidir tezini,
bir aşk bir incir çekirdeğini dolduramayabilir antiteziyle yoğurup öylece olduğu yere bırakıyorum;
çünkü sentezi ölümle sınanıyor aşkın..


Şimdi içi jöleli donutlar var elimde,
her defasında elimden düşürüyorum, canım istiyor ama eğilip alamıyorum,
sadece arkamı dönüp gitmek düşüyor payıma ama onu da yapamıyorum..


Şimdi ikimizde ne kadar özgürüz değil mi?
Başıboşluktan, yalnızlıktan, hesap vermemekten değil sadece acılarımızdan..!
Şairleri haklı çıkarmak tek yaptığımız, çektiğimiz acılar kadar özgürüz işte..!
O kadar özgürüm ki;
bir kıtada açlıktan,
bir başka kıtada savaşın ortasında öksüz ve yetim kalmaktan,
bir başka coğrafyada hastalıktan acı çekiyorum..!
Onların bu duyguyu tatmaya fırsatları olmadı küçük ömürlerinde belki ama
bu acı insanlığın tek ortak acısıydı..!


Benden önce söylenen yalanların benim güven sınırlarımı çizmesi nasıl bir komediyse,
senin nefret ettiğin insanların tek bir hamleyle bizi hiç etmesi de bi o kadar trajediydi..!
Ağlamaklı, acıklı, yüreği sızlatan, insanlığından utandıran aşağılık bir dramdı artık görünen..!
Görme yetisi olan herkes görür görüneni..!
Biz görünenin arkasındaki gerçeklikle hareket ederiz unutma..!
Biz birbirimizi görmeden sevmedik mi..?
Biz gözlerimizi ışıltılı dünyanın parıltılarına kaptırmadık..!
Gözlerimizi kapattığımızda da hissetmedik mi ülkenin farklı şehirleri olduğumuzu..?
Biz birbirimize yalan söyleyebilir miyiz ölüm nefes kadar yakınken..?
Ve unutma.! Senden önce öleceğimi..!
Geride yalanlar bırakıp mı gideceğim..?
Ne demişti biz daha hayatta yokken birisi;
Bir aşk örüyoruz boşlukta; çizgiden soyut, zerreden öz..!
Ne kollarımız var saracak, ne öpecek dudaklar, ne görülecek yüzümüz var, ne görecek göz..!
İşte bu bizim hikayemizin başlangıç noktasını anlatıyor..!
Herşey bu kadar soyutken bu acılar niye?
Saracak kollarımız, görülecek yüzümüz ve görecek gözümüzün işlev görmesine yaklaştıkça tarih,
gözyaşlarını silmeye, en küçük sıkıntında sevincinde yanında olmaya, hayata karşı birlikte durmaya yaklaşmışken,
kim noktalayabilir ki bu masumiyetle örülmüş sevgi bağını..?


Acılarım ve sevgim hâlâ sana ait,
masumiyetim ve mağduriyetim ise hükümsüzdür..!